Antalya Barosu kamuoyunda yer alan sahte diploma ve sahte e-imza iddialarına ilişkin bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Sahte belgelerle ülkemizin geleceğini karartmaya çalışan bu şebeke ve ona varoluş zemini kazandıran hukuk dışı yönetim pratiklerine karşı mücadele etmek; ülkemize, gençlerimize karşı tarihsel ve toplumsal sorumluluğumuzdur” denildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre, bazı üst düzey kamu kurumu yöneticilerinin elektronik imzaları kopyalanarak çok sayıda kişiye sahte diploma ve belge düzenlendi. Mayıs ayında, kamu yöneticilerinin e-imzalarının kullanıldığı bu sahtecilik operasyonu kapsamında 134 kişi hakkında dava açıldı. İkinci iddianamede yer alan 65 kişinin de davaya dahil edilmesiyle sanık sayısı 199’a yükseldi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 4 Mayıs’ta sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Ocak ve Mayıs 2025 tarihleri arasında düzenlenen iki ayrı operasyonda toplam 197 şüphelinin yakalandığını, bunlardan 37’sinin tutuklandığını ve 150’si hakkında adli kontrol kararı verildiğini duyurdu.
Antalya Barosu sahte diploma ve sahte e-imza iddialarına ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bazı suçlar her ne kadar adi suç çehresinde olsa da ihlal ettiği değer yargıları ve yönetsel yozlaşmanın aldığı biçimleri dışa vurması açısından bir suçtan çok daha fazlasını ortaya sermektedir. Ülkemizde ortaya çıkan sahte diploma ve e-imza skandalı da tam olarak böyle bir vakadır. Emeği, fırsat eşitliğini, gençlerin tüm zorluklara rağmen diri tutmaya çalıştığı umudunu; hukukun, liyakatin ve devletin anayasal temellerini hedef alan bu anlayış ve bunun ortaya çıkardığı çete, kurumsallaşmış hukuksuzluğun ve yozlaşmanın tüm izlerini üzerinde taşımakta ve ülkemizi her geçen gün daha dibe çekmektedir.”
Eylül 2024’te Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir üniversite görevlisinin şifresinin ele geçirilmesi yoluyla en az 8 kişiye sahte diploma düzenlenmesiyle daha da genişletildiği ifade edilen açıklama, “ÖSYM’nin sınav sistemine yasa dışı yollarla sızılarak bazı adayların sınav puanlarının usulsüz biçimde yükseltildiği belirlenmiştir. Yine bu şebekenin, çeşitli elektronik sertifika firmalarına sahte kimliklerle sızıp kamu görevlileri adına e-imzalar üreterek devletin bilişim sistemlerine yetkisiz erişimler sağladığı ortaya dökülmüştür” denildi.
Bu yöntem ile kritik pozisyonlara atama yapıldığı vurgulanan açıklamada, “Bu artık kelimelerle açıklanamayacak, ülkenin adeta resmini çeken, siyaset bilimi, suçla mücadele ve kamu yönetimi açısından akıl almaz bir veriyi ifade etmektedir” sözleri kullanıldı.
Yapılan operasyonlarda 57 sahte üniversite diploması ve 108 sahte sürücü belgesi ele geçirildiği belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Tüm bunlarla birlikte yakın dönemde gerçekleştirilen operasyonlarda 57 sahte üniversite diploması ve 108 sahte sürücü belgesi ele geçirilmiştir. Bu suç şebekesi ayrıca 6 Şubat 2023 depremlerinde hayatını kaybeden bazı avukat meslektaşlarımızın kimlik bilgilerini kullanarak sisteme sahte mezuniyet kayıtları eklediği ortaya çıkmıştır. Ne akla ne de vicdana sığan bu olgu, toplumsal çürümüşlük ve ahlaki çöküşün ne denli derin olduğunu gözler önüne sermektedir.”
“AĞIR BİÇİMDE TAHRİBE UĞRAMIŞ TOPLUMSAL ADALET DUYGUSU EKSİKSİZ BİÇİMDE TESİS EDİLMELİDİR”
Açıklamada ayrıca şu ifadeler kullanıldı:
“Ancak şu yalın gerçek bilinmelidir ki; bu skandalın sorumluları yalnızca sahte belgeleri üreten veya kullanan suçlulardan ibaret değildir; aynı zamanda bu sahteciliğe göz yuman, denetim görevini ihmal eden ve böyle kirli bir ağa zemin hazırlayan anlayış ve bazı kamu görevlileri de bu suçun müşterek failleridir. Gerek kasıt gerekse de ihmalle bu garabete sebebiyet verenler hukuk önünde hesap vermelidir. Soruşturma etkin ve ivedi biçimde gerçekleştirilmeli, suç şebekesinin tüm bağlantıları ortaya çıkarılmalı, ağır biçimde tahribe uğramış toplumsal adalet duygusu eksiksiz biçimde tesis edilmelidir. Yargı mekanizmaları muhalif siyasetçiler, sanatçılar, öğrenciler ve yurttaşları etkisiz hale getirme görevlerinden arındırılarak gerçek suç ve suçlularla etkin biçimde mücadele etme işlevine döndürülmelidir.”
Toplumsal çürüme ve kurumsal yozlaşmanın her yönüyle mücadeleyi, adalet savunusunun mihenk taşı olarak değerlendirilen açıklamada, “Gençlerimizin binbir zorlukla okullarını bitirdiği, türlü badireleri atlatarak hayallerindeki diplomalara kavuştuğu ve buna rağmen maalesef geçim ve iş sıkıntısını iliklerine kadar hissettiği bir tabloda; sahte belgelerle ülkemizin geleceğini karartmaya çalışan bu şebeke ve ona varoluş zemini kazandıran hukuk dışı yönetim pratiklerine karşı mücadele etmek; ülkemize, gençlerimize karşı tarihsel ve toplumsal sorumluluğumuzdur. Bu anlamda tüm sorumlular yasa önünde hesap verene ve ülkemiz bu tip şebekelerin doğal yaşam alanı olmaktan hızla çıkarak; Anayasal ilkelerin, liyakatin ve insan haklarının eksiksiz biçimde gözetildiği bir yer haline gelene kadar mücadelemiz sürecektir” denildi.






